warning: Creating default object from empty value in /home/icom/domains/ihya.com/public_html/saglik/modules/taxonomy/taxonomy.pages.inc on line 33.

Diyabet

Posted by Arif

Her yıl tüm dünyada binlerce diyabetik kadın problemsiz bir gebelik geçirerek sağlıklı bir bebek sahibi olmaktadır.

Bu bölüm, kendinize nasıl bakmanız gerektiği konusunda bazı tavsiyelerde bulunmak ve aklınıza gelebilecek bir takım soruları yanıtlamak amacıyla hazırlanmıştır.

GEBE KALMADAN ÖNCE

Eğer bir bebek sahibi olmayı düşünüyorsanız, doktorunuza bundan söz edin. Önceden düşünmek başarılı bir gebelik için son derece önemlidir. Bunun nedeni, gebeliğin ilk haftalarında, henüz gebe olduğunuzu farketmemişken, kan şekeri düzeyinizin bebek gelişimini etkileyebilmesidir.

Gebelik planlayan tüm diyabetik kadınlar için önem taşıyan diğer bir nokta da, diyabetlerini kontrol altında tutmak için tablet değil, insülin kullanmalarıdır.

Normalde bazı diyabet tiplerinin tedavisinde kullanılan bu tabletler bebeğe zarar verebilmektedir ve
gebelikte kesinlikle kullanılmamalıdır.

Doktorunuz, diyabetinizin uygun şekilde kontrol edildiğinden emin olmak için kan şekeri düzeylerinizi ölçmenizi önerebilir. Bunu yapmalısınız, böylece doktorunuz tedavinin etkili olduğunu izleyebilecek ve bu ölçümler hem sizin hem de bebeğiniz için yarar sağlayacaktır.

Posted by Arif

Evet. Kan şekerinin normale göre daha düşük olması haline tıp dilinde Hipoglisemi adı verilir.

Gereğinden fazla insülin almanız, yanlış bir zamanda yemek yemeniz, yemeniz gereken öğünü atlamanız ya da normalden fazla egzersiz yapmanız kan şekerinizin normal değerlerin altına düşmesine neden olabilir.
Eğer kan şekeriniz çok düşükse,

• Titrersiniz
• Terlersiniz
• Yorgunluk hissedersiniz
• Açlık hissedesiniz
• Dikkatiniz dağılır
• Bulanık görürsünüz
• Başınız ağrır
• Sinirli olursunuz

Hmene bütün hastalar kan şekerinin düşmekte olduğunu farkeder ama bazen bu, herhangi bir semptom vermeksizin, birdenbire gelişebilir. Böyle bir olasılık nedeniyle, diyabeti olan bütün hastalar, kendilerindeki bu sağlık sorununu bildiren ve her zaman yanlarında bulunacak bir tanıtım kartı taşımak durumundadır.

Bayılmış veya konuşamıyacak durumda olduğunuzda bu tanıtım kartı size yardıma koşan insanlar sorunun ne olduğunu anlatacak ve ihtiyaç duyduğunuz tedaviye daha çabuk kavuşmanıza yardım edecektir.

Cüzdanınızda taşınan bu tanıtım kartında adınızın, telefonunuzun ve doktorunuzun telefonunun yazılacağı yerler vardır.

Posted by Arif

Vücut hücreleri hayati fonksiyonlarını yerine getirebilmek için bir şekilde enerji bulmak zorundadır. Şeker organizmanın başlıca enerji kaynağıdır ve enerji temini için hücre içinde yakılır. Hiperglisemi hali ortaya çıktığında kandaki şeker insülin yetersizliği dolayısı ile hücre içine giremez ve bu durum karşısında şeker alamayan hücreler enerji elde etmek için yağları yakmaya başlarlar.

Bu durum da ketonların ortaya çıkmasına neden olur. Keton cisimleri kanda artar ve idrara geçer; idrarda aseton çıkar.

Hiperglisemi sonucunda kanda ve idrarda keton cisimlerinin artışı ile hastanın şuuru giderek bulanıktan tam kapalı hale geçer ve tedavi edilemez ise koma tablosu gelişir. Ketoasidoz çok tehlikeli bir durumdur ve her yaştaki diyabetik hastada görülebilir. Ketoasidozun bazı belirtileri aşağıda sıralanmıştır.

• Her zamankinden daha fazla açlık vesususzluk hissedersiniz
• Çok sık idrar yapmak ihtiyacı duyarsınız
• Yediğiniz yemek miktarında azalma veya fiziksel aktivite miktarında artış olmaksızın kilo kaybedersiniz
• Kendinizi her zamankinden daha yorgun ve uykulu hissedersiniz
• Mideniz bulanır veya kusarsınız
• Mideniz ağrır

Posted by Arif

Hiperglisemi kanda şekerin normalin çok üstünde bulunması anlamına gelen tıbbi bir terimdir. Hiperglisemiye genellikle aşağıdaki olaylar neden olur;

• Yeterli miktarda insülin enjekte etmemeniz
• Başka bir nedenle hastalanmanız
• Çok fazla yemek yemeniz
• Her zamanki eksersizinizi yapmamanız

EĞER SİZDE HİPERGLİSEMİ ÇIKARSA NE OLUR ?

Eğer aşağıdaki belirtiler varsa kan şekerinizi mutlaka kontrol edin.

• Her zamankinden daha fazla susarsanız
• Her zamankinden daha fazla acıkırsanız
• Sık sık idrar yaparsanız
• Gece boyunca idrar yapmak için uyanırsanız
• Kendinizi her zamankinden daha yorgun ve uykulu hissederseniz
• Bulanık görürsünüz
• Kesikleriniz ya da yaralarınız yavaş iyileşir

EĞER HİPERGLİSEMİNİZ OLDUĞUNU DÜŞÜNÜYORSANIZ NE YAPMALISINIZ ?

Özellikle eğer kan şekerinizi düzenli bir şekilde kontrol etmiyorsanız mutlaka doktorunuzu aramalısınız. Her zamanki günlük diyabet tedavisi uygulamanıza dönmeniz, kan şekeri yükselmesinin en iyi tedavi yöntemidir.

Şu bakımlardan emin olun.

Diyetinize titizlikle uymalısınız,

Diyabet ilaçlarınızı ( ağızdan alınan veya insülin ) zamanında ve doğru olarak kullanmalısınız,

Posted by Arif

Kan şekerinizi ölçmek için, bir damla kanınıza ihtiyaç vardır. Hemen bütün hastalar bunu, parmak uçlarını delici bir aletle delerek sağlar. Kan şekerinizi düzenli bir şekilde ölçme alışkanlığını kazanmanız son derece yararlıdır, çünkü ölçüm sonuçları size ve doktorunuza tedavi şeklinizde yapmanız gereken değişiklikler için yol gösterir.

Amaç, beslenme alışkanlıklarınızı , fiziksel aktivitelerinizi ve insülin tedavinizi dengelemeniz ; böylelikle kanınızdaki şeker miktarını normal değerler arasında tutmanızdır. Buna "Kan şekeri kontrolu" adı verilir.

İDRARDA ŞEKER KONTROLÜ

Eğer kanınızdaki şeker miktarı çok yükselirse, bunun bir kısmı idrara da geçer. İdrarın şeker için kontrolu kan şekerinin tahmini için kullanilabilecek en hassas yöntem değildir. Ancak kan şekerine bakılamadığı durumlarda da hiçbir test yaptırmamaktan iyidir. Eğer kan şekerinizin yüksek olduğundan şüphe ediyorsanız bunu idrar şekerine bakarak kontrol edebilirsiniz.

KAN ŞEKERİNİZİN KONTROLUNE ÖNEM VERMEMENİZ SİZE ZARAR VEREBİLİR Mİ ?

Ne yazik ki cevap EVET.

Posted by Arif

Her diyabetlinin insülin ihtiyacı farklıdır. Doktorunuz size ne kadar insüline ihtiyacınız olduğunu bildirecektir. Bu da pek çok faktöre bağlıdır.

• Vücut ağırlığınız
• Fiziksel aktivite düzeyiniz
• Yediğiniz günlük besin miktarı
• Genel sağlık durumunuz
• Karşılaştığınız stresler

Sizin de gördüğünüz gibi bu faktörler değişkendir ve bu nedenle de aldığınız insülin miktarını dikkatli bir şekilde kontrol etmeniz gerekmektedir.

ŞİŞEDE NE KADAR İNSÜLİN VAR ?

Uzunlukları nasıl metre veya santimetre ile ölçüyorsak, insülin miktarını da " ünite " ile ölçeriz. Türkiye'de bulunan ve enjektörle yapılan bütün insülin şişelerindeki ( flakon ) sıvının her mililitresinde 40 ünite insülin vardır. Bu U-40 insülin olarak adlandırılır. Mililitredeki insülin miktarı, insülin konsantrasyonudur. Bir insülin şişesinde 10 ml. sıvı bulunduğundan, bir şişe U-40 insülin 400 ünite insülin içerir.

HANGİ İNSÜLİNİ KULLANMALISINIZ?

Posted by Arif

Tip I diyabeti olan herkesin insülin kullanması gerekir. Bunun nedeni pankreasınızın yeterli miktarda insülin üretmemesidir.

İnsülin reseptörlerinizi açmak ve kandaki şekerin hücrelerinizin içine girip enerji üretmesini sağlamak için daha fazla insüline ihtiyaç vardır.

İnsülin, hap ya da tablet şeklinde kullanılamaz. İnsülin bir enjektörle cilt altına enjekte edilmek üzere sıvı halde bulunmaktadır. İnsülin enjeksiyonu sanıldığı kadar zor değildir. İnsülin iğnesi çok incedir ve enjeksiyon esnasında canınızı yakmaz. Tip I diyabeti olduğunu öğrenen pek çok insan iğneden ve enjeksiyondan korkar ancak kısa zaman sonra kendi kendine insülin enjeksiyonu yapmanın aslında çok kolay ve ağrısız bir işlem olduğu anlaşılır.

Gerçekte problemi yaratan enjeksiyonu yapma düşüncesidir, ancak bir kez öğrendiğinizde bunun bir sorun
olmadığını göreceksiniz. İnsülinin hayat kurtaran bir ilaç olduğunu ve aslında kendinize enjeksiyon yapmakla daha sağlıklı bir yaşam sürmek için gerekli olanı yaptığınızı hatırlamanız bu fikre alışmanızı kolaylaştırabilir.

Posted by Arif

Daha önce de açıkladığımız gibi Tip I diyabetinizin olması, kanınızdaki şeker miktarının diyabeti olmayan bir kişiye göre daha fazla olması demektir. O halde kanda fazla miktarda bulunan şekeri normal seviyesine getirmeniz gereklidir.

Bunun için yapabileceğiniz 3 şey vardır.
Beslenme alışkanlıklarını düzenlemeniz.
Şekerli besinleri mümkün olduğunca azaltmanız, çok fazla yağlı ve tuzlu besinler yememeniz önemlidir. Temel olarak sağlıklı besinleri seçmeli ve bu besinleri sizin için uygun miktarlarda yemelisiniz. Doktorunuz ve diyetisyeniniz size bu konuda önerilerini bildireceklerdir.

Fiziksel aktivite.

• Düzenli ekzersiz yapmanız size pek çok açıdan yardım edebilir.
• Kilonuzu uygun düzeyde tutmanızı sağlar.
• Genel olarak sağlığınıza olumlu etki yapar.
• Kan şekerinizi daha iyi kontrol etmenize yardımcı olur.

Sizin için doğru olan ve yapmaktan hoşlandığınız bir aktiviteyi seçmeniz önemlidir.Sizin için uygun olan aktiziteyi tayin etmek için doktorunuz, hemşireniz ya da diyetisyeninizle görüşmelisiniz. Bu kimseler sizin ihtiyaçlarınızı karşılayacak bir egzersiz programının hazırlanmasına yardım edebilirler.

Posted by Arif

Şüphesiz günde pek çok defa enjeksiyon yapmayı istemiyeceksiniz. Bunun için de ilaç endüstrisi farklı tiplerde insülinler geliştirmiştir. İnsülin şişesinin etiketi üzerinde büyük bir harf vardır ve bu harf size hangi tip insülini kullandığınızı belirtir.

• R = Regüler - kristalize insülin
• N = NPH insülin
• M 90/10 = % 90 oranında NPH insülin % 10 oranında regüler insülinin önceden karıştırılmış şeklidir.
• M 80/20 = % 80 oranında NPH insülin % 20 oranında regüler insülinin önceden karıştırılmış şeklidir.
• M 70/30 = % 70 oranında NPH insülin % 30 oranında regüler insülinin önceden karıştırılmış şeklidir.
• M 60/40 = % 60 oranında NPH insülin % 40 oranında regüler insülinin önceden karıştırılmış şeklidir.

AŞAĞIDA YER ALAN İNSÜLİN TİPİ İSİMLERİ, SİZE İNSÜLİNİNİZİN NE KADAR ÇABUK ETKİ ETMEYE BAŞLADIĞINI VE NE KADAR ETKİ ETTİĞİNİ GÖSTERİR.

REGÜLER ( Kısa Etkili )

Regüler insüline kısa etki süreli insülin de denir. Çünkü hızla etki etmeye başlar ve diğer insülin tiplerine göre etkisi çok çabuk sonlanır. Berrak görünümlüdür.
NPH ( Orta Etkili )

Posted by Arif

Vücut hücrelerinin ( A ) yüzeylerinde insülin reseptörleri ( B ) vardır. Reseptör bir kapı vazifesi görür., açık iken şeker hücre içine girer, eğer kapalı ise, şeker hücre içine giremez ( C ) ve kan dolaşımında kalır.

Kanda insülin reseptörlerini dolduracak kadar insülin bulunduğunda reseptörler açılır.

Şeker kandan ayrılıp hücre içine girer ve enerji üretmek üzere hücre içinde kullanılır. Böylelikle kandaki şeker düzeyi de azalmış olur.

KULLANDIĞINIZ İNSÜLİN KAYNAĞI NEDİR?

İnsülin şişenizin üzerindeki etiket, insülininizin insan insülinine benzeyen biyosentetik insülin mi yoksa hayvanlardan elde edilen insülin mi olduğunu belirtir.
İnsan İnsülini

İnsan insülini insanlardan elde edilmez, insan vücudunun yaptığı insülin moleküler yapısı ile aynı olacak şekilde üretilir. En modern insülin tipidir ve laboratuvar
koşullarında bazı kimyasal metodlar kullanılarak elde edilir. İnsan insülini vücudumuzun ürettiği insülinin tamamiyle aynısı olduğu için vücudun bu insüline karşı tepki gösterme olasılığı hayvan insülinlerine göre çok daha azdır.

Hayvan İnsülinleri

Posted by Arif

Diabet denilince, kandaki glukoz metabolizmasının bozulmasına yol açan birbirinden ayrı iki tablo anlaşılır.

TİP 1 İnsülin Gerektiren Diyabet

Bu tip diyabette pankreas çok az insülin yapar ya da hiç insülin yapamaz. Kanda insülin reseptörlerini doldurmaya yetecek kadar insülin olmayınca, hücre yüzeyindeki reseptörler ( kapılar ) kapalı durumda kalır. Hücrenin içine giremeyen şeker kanda birikir. Kan şekeri düzeyi yükselir. Diyabetin bu tipi daha çok genç yaşlarda ortaya çıkar. Tip 1 diyabetin belirtileri :

• Çok fazla acıkma
• Fazla miktarda idrar yapma
• Ani kilo kaybı

olarak sayılabilir. Bu belirtiler genellikle aniden başlar.

Posted by Arif

Diyabetin ne olduğunu anlayabilmeniz için, öncelikle vücudunuzun işlevlerini yerine getirirken gerekli olan enerjiyi nasıl sağladığını bilmeniz gerekir.

1. Yediğiniz besinler şekere parçalanır.
2. Şeker, kan akımı ile vücudun tüm bölümlerine taşınır.
3. Vücudun ana besin kaynağı olan şeker enerji sağlayabilmek için, kan akımından ayrılarak vücut hücrelerinin ( kas hücreleri, beyin hücreleri v.b ) içine girmelidir.
4. İnsülin vücudumuzda pankreas adı verilen organ tarafından üretilen bir hormondur. Kandaki şekerin kanı terkederek hücre içine girmesini sağlar.

Diyabet sık görülen bir hastalıktır. Diyabeti olan kişi sayısı ülkeden ülkeye değişiklik gösterir ancak, diyabetli olan kişi sayısının genellikle bir ülke nüfusunun % 3 - 5 i olduğu kabul edilmektedir.

Bilim adamları halen diyabetin ortaya çıkma nedenlerini araştırmaktadır. Eğer ailenizde Tip I diyabeti olan bir akrabanız varsa, sizde de Tip I diyabet ortaya çıkma olasılığı normalden daha fazladır. İnsanlarda Tip I diyabetin ortaya çıkması yalnızca genler yolu ile olmamaktadır. Başka faktörler de vardır ancak bunların tamamı konusunda kesin bilgi henüz yoktur.

Posted by Arif

Diyabet (Şeker Hastalığı)

Posted by Arif

Diyabet, kan şekerinin sürekli yüksek olması ile kendini gösteren bir metabolizma bozukluğudur. Şekerli diyabet en sık görülen metabolizma hastalıklarından biridir. Değişmez ve özgün olmamakla birlikte en önemli belirtisi glikozüridir (idrarla şeker atılması).

1674’te Wills tarafından bulunan glikozüriyi 1846’da Claude Bernard merkezi sinir sistemini zedeleyerek deneysel yoldan meydana getirdi. 1877’de Lancereaux diyabetin pankreas lezyonlarından ileri gelebileceğini gösterdi. 1889’da J Vın Mering ve Minowski pankreası çıkartarak diyabeti yapay yoldan oluşturdular.1893’te Laguess diyabette eksik olan maddeyi langerhans adacıklarının salgıladığını öne sürdü. Macleod bunu araştırdı. 1921’de Banting ve Best insülini özüt olarak elde etmeyi başardılar. Bu buluş genellikle diyabetin sonucunu tamamen değiştirdi. O zamandan bu yana insülinde değişiklikler yapıldı. Kan şekerini düşürücü başka maddeler (sülfamitler, biguanitler) bulundu.


Son yorumlar